MATEMATİK FELSEFESİ 1. HAFTA


MATEMATİK FELSEFESİ (MEHMET KASIM KOYUNCU)







MATEMATİĞİN ORTAYA ÇIKIŞI 



Plimpton 322  Babil matematiğinin bir örneğini içermesiyle bilinen bir tablet olduğuna değinilmiş. tablette sayılar tablosunun yer aldığı görülüyor. tablette görülen bu örnekten dolayı Avusturyalı- Amerikalı matematikçi ve bilim tarihçisi Neugebauer' e göre Pisagor üçlülerini konu aldığını anlatıyor. bu bilgilerden yola çıkarak Pisagor'dan bin yıl önce Babil medeniyetinin de söz konusu bilgilere sahip olduğunun ortaya çıkmasından bahsediyor Kasım hocamız. 

aynı zamanda matematiğin ortaya çıkmasının ve ne zaman olduğunun anlaşılmasının bir yanı eski Mısır dönemindeki papirüs. bölme, çarpma, kesirler ve hacim problemlerinden oluştuğu için bu kanıya varılmıştır.

bazı yazarların oluşturduğu The Mathematical Experience adli eserlerinde matematiğin ortaya çıkışı ve kullanıma dair ihtiyacın insanlık ile eş zamanlı olduğunu ifade ediyor. göbeklitepe gibi ve buna benzer bazı eserlerde de matematiğin rol aldığı ve bu zamana kadar ilerleyerek geldiği görülmekte.

MATEMARİK İCAT MI KEŞİF Mİ?

Anladığım kadarıyla matematik ne buluş ne de bir icattır. okuduklarımdan da yola çıkarak kendi fikrimi söyleyecek olursak matematik doğada bulunması gereken ve bulunan mutlak bir olaydır. matematik dünyanın ve gezegenlerin varoluşundan beri zaten olan bir şeydir. matematik dolayısıyla icat olamaz ve ilk başta matematiksel terimleri tek bir kişi bulmadığı için keşif de değildir. matematiği tek bir olguya sığdıramayız. matematik hayatın bir kanunudur. olmak zorundadır. ve insanların kapasitesi matematiği anladığı kadarıyla üstüne ekleye ekleye bu zamana kadar gelmiş ve büyümüştür. matematiğin muazzam bir sonsuzluğu vardır ve bence başı ve sonu da yoktur. insanların aklı matematiğe yettikçe geliştirir ve bazen tartışma konusu da olabilir. günlük yaşantımızda da nereye bakarsak bakalım çoğunlukla matematiği görmek mümkündür.

DOĞANIN DİLİ "MATEMATİK"

Kitapta bahsedilen bir söz bence bu olayı çok güzel anlatmış. bir Macar bir Türk ile konuşmak, anlaşmak isterse Türkçe öğrenir.
bu sözden bir genellemeye varacak olursak dünyada farklı milletler ve beraberinde de farklı diller oluşmuştur. insanlar birbirleriyle anlaşmak için onların dilleriyle derdini anlatıp iletişim kuraya çalışır. ancak hepimiz  doğanın dilini bilirsek birbirimizle anlaşmamız da o kadar kolay alacaktır. sadece insanlarla değil, doğa ile de iletişimimiz ona yaklaşımımız da iyi olacaktır. 
bunun için de doğanın dili olan matematiği bilip anlamamız gerekir. çünkü hangi dilde olursa olsun matematik ile ilgili bir soru yazıldığında bunu matematik bilen herkes anlar. 
matematiğin doğanın dili olmasının bir sebebi de insanlığın ihtiyaçları var olduğu sürece matematiğin de olmasıdır. insanların barınma ihtiyaçlarında ya da yeme içme ihtiyaçlarında, tarım ihtiyaçlarında da hep matematik vardır. Mısır'daki Nil Nehri'nin taşmaması için matematik kullanılması ve böylelikle tarım yapılması da bunun en büyük örneklerindendir.


özetle matematik gezegenlerin oluşumundan beri var olan bir dünya kanunudur. icat değildir. o hep vardır. keşif değildir. çünkü tek bir kişinin onu anlamasıyla ya da sadece 0ın bulunmasıyla kalmaz. her zaman üstüne yeni bir bilgi eklenerek ilerlenir. doğanın dilini çözdükçe anlaşılır. matematik doğanın ortak dili olmasının bir diğer sebebi ise sadece belirli bir bölgeye ait olarak bulunmamasıdır. dünyanın iki ucundaki farklı insanların da matematikle uğraşının olmasıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MATEMATİK FELSEFESİ 2. HAFTA

MATEMATİK FELSEFESİ 3. ve 4. HAFTA

MATEMATİK FELSEFESİ: 11.HAFTA